Evlilik kararı alan pek çok çift, bazen henüz evliliğin ilk yılı dolmadan boşanma konusunu gündeme getirebiliyor. Peki evlendikten sonra ne zaman boşanılabilir? Evliliğin ilk ayında boşanma mümkün mü? Özellikle 1 yıl dolmadan anlaşmalı boşanma konusunda Türk Medeni Kanunu ne diyor? Bu makalede, Türkiye’de 1 yıl dolmadan boşanma süreci hem hukuki hem pratik açıdan ele alınarak, mahkeme sürecinden tarafların haklarına kadar merak edilen tüm sorular yanıtlanmaktadır. Profesyonel ancak samimi bir dille hazırlanan bu rehber, kısa süren evliliklerde boşanma şartlarını ve dikkat edilmesi gerekenleri açıklığa kavuşturuyor.
Evlendikten Sonra Ne Zaman Boşanılabilir?
Türk hukukunda, evlendikten sonra boşanma davası açmak için belirli bir bekleme süresi zorunluluğu yoktur. Yani evlilik gerçekleştirildikten hemen sonra dahi – eğer geçerli bir sebep varsa – boşanma davası açılabilir. Örneğin Medeni Kanun’da sayılan özel boşanma sebepleri (zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı muamele, suç işleme veya evlilik birliğinin temelinden sarsılması gibi) söz konusuysa, dava açmak için 1 yıl beklemek gerekmez; bu tür davalar evlenme tarihinde dahi açılabilir. Kanun koyucu, ciddi sorunlar yaşayan eşlerin boşanma için belirli bir süre beklemek zorunda kalmasını istememiştir. Nitekim evlendiği ilk gün şiddet gören bir eşin veya daha ilk haftalarda aldatıldığını öğrenen bir kişinin uzun süre evli kalmaya zorlanması düşünülemez; bu gibi durumlarda hukuken evliliğin süresi önemli değildir, önemli olan boşanma sebebinin varlığı ve ispatıdır.
Kısacası evlendikten hemen sonra boşanma mümkündür. Evlilik üzerinden sadece saatler geçmiş olsa bile bir boşanma davası açılması önünde yasal bir engel bulunmamaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken, boşanma davasının hangi türde açılabileceğidir. Çünkü evliliğin süresi, boşanmanın anlaşmalı mı yoksa çekişmeli mi olacağını etkileyen bir faktördür.
1 Yıl Dolmadan Boşanma Davası Açılabilir mi?
Evet, 1 yıl dolmadan boşanma davası açmak mümkündür; ancak bu durumda dava anlaşmalı boşanma olarak açılamaz. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca, anlaşmalı boşanma davası açabilmek için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması gereki. Kanun, eşlerin henüz birbirlerini tam olarak tanımadan aceleyle anlaşmalı boşanmaya karar vermelerinin önüne geçmek adına bu bir yıllık süre şartını getirmiştir. Dolayısıyla evlilik bir yılı doldurmamışsa eşlerin birlikte başvurup boşanması (anlaşmalı boşanma) kanunen mümkün değildir.
Buna karşılık, çekişmeli boşanma davası açmak için kanunda bir yıllık süre şartı yoktur. Eşler, evlilik birliği devamının kendileri için zor veya imkânsız olduğunu düşünüyorlarsa, bir yılı beklemeden aile mahkemesine başvurarak çekişmeli boşanma davası açabilirler. Özetle, 1 yıl dolmadan boşanmak isteyen çiftler, anlaşmalı yol yerine çekişmeli dava yoluna başvurmak durumundadır. Böyle bir durumda mahkeme, evliliğin devamının neden olanaksız hale geldiğini inceleyecek ve geçerli bir boşanma sebebinin mevcut olup olmadığına bakacaktır.
Evliliğin İlk Ayında Boşanma Mümkün mü?
Evliliğin ilk ayında veya ilk haftalarında dahi boşanma hukuken mümkündür. Yukarıda belirtildiği gibi, eğer evlilikte ciddi geçimsizlik, şiddet, hakaret, aldatma gibi boşanma nedenleri ortaya çıkmışsa, eşler evliliğin başında olsalar bile boşanma davası açabilirler. Kanunlarımız, evliliğin çok yeni olması nedeniyle bu sebepleri görmezden gelmenizi veya belirli bir süreyi doldurmanızı şart koşmaz. Önemli olan, ileri sürülen boşanma gerekçesinin kanunda tanımlı bir haklı sebep olması ve bunun ispatlanabilmesidir.
Ancak pratikte evliliğin ilk aylarında boşanma davası açıldığında, süreç genellikle çekişmeli boşanma şeklinde yürür. Taraflar her ne kadar boşanma konusunda hemfikir olsalar bile, evlilik 1 yılı doldurmadığı için anlaşmalı boşanma prosedürü uygulanamaz. Bu durumda biri davacı, diğeri davalı olarak gösterilerek çekişmeli dava açılır ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı (şiddetli geçimsizlik) iddiası gibi genel sebeplere dayanılır. Örneğin, evlendiği gece eşinden fiziksel şiddet gören biri derhal “pek kötü muamele” sebebine dayalı boşanma davası açabilir; veya ilk ayda sürekli tartışma ve uyumsuzluk yaşayan biri “şiddetli geçimsizlik” (evlilik birliğinin sarsılması) gerekçesiyle mahkemeye başvurabilir. Yasal olarak engel yoktur, yeter ki öne sürülen iddialar gerçek ve ispatlanabilir olsun.
1 Yıl Dolmadan Anlaşmalı Boşanma Mümkün mü?
Hayır, evlilik süresi bir yıldan az ise anlaşmalı boşanma yoluyla evliliği sonlandırmak mevcut yasalara göre mümkün değildir. Türk Medeni Kanunu md.166/3, evlilik en az bir yıl sürmüşse eşlerin birlikte mahkemeye başvurarak veya bir eşin diğerinin açtığı davayı kabul etmesiyle anlaşmalı boşanabileceğini öngörür. Bir yıllık süre dolmadan yapılan başvurular, bu şart eksik olduğundan, mahkemece reddedilecektir.
Eşler her konuda anlaşıp boşanmak isteseler bile, evlilik bir yılı doldurmamışsa bunu resmen anlaşmalı boşanma şeklinde gerçekleştiremezler. Eğer her iki taraf da boşanma konusunda kararlıysa, çare olarak çekişmeli boşanma davası açmaları gerekir. Bu durumda hukuken biri davacı biri davalı olacaktır, fakat her iki taraf da boşanmak istediği için süreç fiilen anlaşmalı gibi ilerleyebilir. Yine de mahkeme, şeklen çekişmeli dava kurallarını uygulamak zorundadır. Hakim, tarafların sunduğu delillere göre kusur durumunu inceleyecek ve evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığına kanaat getirmeye çalışacaktır. Yani bir yıl dolmadan boşanmak isteyen çiftler, anlaşmış olsalar bile, mahkeme huzurunda geçerli bir boşanma nedeni varmış gibi hareket etmek durumundadır.
Not: Bir yıllık sürenin dolması, anlaşmalı boşanma yolunu açtığı için önemlidir. Eğer çekişmeli dava devam ederken evlilik süresi 1 yılı doldurursa ve taraflar da uzlaşırsa, dava anlaşmalı boşanmaya dönüştürülebilir. Bu durumda eşler bir boşanma protokolü hazırlayarak mahkemeye sunar ve hakim karşısında anlaşmalı boşanma şartlarını yerine getirirler. Böylece dava, çok daha hızlı bir şekilde sonuçlanabilir. Bu yol, özellikle dava sürecinde barışıp tekrar anlaşan veya sadece yasal engel kalkınca işi kolaylaştırmak isteyen çiftler için pratik bir çözümdür.
Çekişmeli Boşanma Davalarında Süreç Nasıl İşler?
Çekişmeli boşanma davası, tarafların boşanma ve boşanmanın sonuçları konusunda anlaşamadığı (veya evlilik süresi 1 yılı doldurmadığı için anlaşmalı prosedürü kullanamadığı) durumlarda izlenen yoldur. Evliliğin ilk yılında boşanmak isteyenler genellikle çekişmeli dava açmak zorunda kaldığından, bu sürecin adımlarını bilmek önemlidir:
-
Boşanma Dilekçesinin Verilmesi: Süreç, davacı eşin hazırladığı boşanma dilekçesinin yetkili Aile Mahkemesi’ne sunulmasıyla başlar. Bu dilekçede tarafların kimlik ve adres bilgileri, evlilik tarihleri, boşanma nedenleri ve talepleri açıkça belirtilir. Yaşanan olaylar ve dayanak yapılan boşanma sebepleri ayrıntılı şekilde anlatılmalıdır. Ayrıca varsa nafaka, velayet gibi talepler de dilekçede yer alır. (Mal paylaşımı talepleri, boşanma davası ile birlikte karara bağlanmadığı için genellikle ayrı bir mal paylaşımı davası açılır; ancak taraflar mal konularında da anlaşıyorsa bu hususları protokol şeklinde mahkemeye sunabilirler.)
-
Gerekli Belgelerin Eklenmesi: Dava dilekçesine ek olarak bazı belgeler sunulmalıdır. Nüfus kayıt örneği (evlilik kayıtlarını gösterir belge), ileri sürülen iddialara ilişkin deliller (örn. darp raporu, fotoğraflar, mesajlar) ve gösterilecek tanıkların isim ve adres listesi dilekçeyle birlikte mahkemeye verilir. Eğer avukat aracılığıyla dava açılıyorsa, avukata verilmiş vekaletname de eklenmelidir.
-
Davanın Tebliği ve Cevap Dilekçesi: Mahkeme, davacıdan dilekçeyi aldıktan sonra davalı eşe resmi tebligat yapar. Davalı, tebligatı aldıktan sonra genellikle iki hafta içinde cevap dilekçesi vermelidir. Bu cevap dilekçesinde davalı, boşanma taleplerine katılıp katılmadığını, varsa kendi iddia ve savunmalarını belirtir. (Davalı eş isterse karşı dava açarak kendi boşanma sebeplerini de öne sürebilir.) Belirtilen süre içinde cevap verilmezse, davalı taraf daha sonra bazı haklarını kaybedebilir ve yargılama davacının iddiaları üzerinden devam eder.
-
Ön İnceleme Duruşması: Tarafların dilekçeleri karşılıklı verildikten sonra mahkeme bir ön inceleme duruşması günü belirler. Bu duruşmada hakim, dava dilekçeleri ve delilleri inceler, usul eksiklerini tamamlar ve mümkünse tarafları sulh (uzlaşma) yönünde teşvik eder. Eğer taraflar barışamazsa, hakim uyuşmazlık konularını tespit ederek yargılamanın hangi konular üzerinde devam edeceğini belirler.
-
Tahkikat (Esas İnceleme) ve Duruşmalar: Ön inceleme aşaması geçildikten sonra asıl yargılamaya (tahkikat) geçilir. Tarafların gösterdiği tanıklar bu aşamada dinlenir, sunulan belgeler incelenir ve gerekirse uzman raporları veya bilirkişi incelemeleri alınır. Çekişmeli boşanma davalarında taraflar her türlü delille iddialarını ispatlayabilir; örneğin fotoğraflar, mesaj kayıtları, resmi tutanaklar ve tanık beyanları sıkça kullanılan delillerdir. Hakim, duruşmalar sırasında ortaya konulan delillere göre evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığını ve tarafların kusur durumunu değerlendirir. Özellikle kısa süreli evliliklerde, mahkeme evliliği sarsan somut olayların net bir biçimde ortaya konulmasını bekleyecektir. Tarafların fiilen boşanmak konusunda anlaştığı durumlarda bile (bir yıl dolmadığı için çekişmeli yürüyorsa), usulen hakimin boşanma sebebini ve kusur durumunu değerlendirmesi gerekecektir.
-
Karar ve Sonrası: Tüm deliller toplandıktan ve duruşmalar tamamlandıktan sonra mahkeme boşanma talebini hükme bağlar. Hakim, boşanma şartlarının oluştuğuna kanaat getirirse boşanma kararı verir; aksi halde davanın reddine karar verilebilir. Boşanma kararı verildiğinde, aynı hüküm genellikle velayet, nafaka ve varsa tazminat konularını da içerir. Mahkeme kararının tebliğinden itibaren tarafların kararı temyiz etme hakları vardır. Türkiye’de aile mahkemesi kararlarına karşı, tebliğden itibaren 2 hafta içinde bölge adliye mahkemesine istinaf başvurusu yapılabilir; istinafın kararına karşı da Yargıtay’a temyiz yolu açıktır. Taraflar verilen karardan memnun değilse yasal sürelerde üst mahkemelere başvurarak hakkını arayabilir.
Çekişmeli boşanma davaları, anlaşmalı boşanmaya göre daha uzun sürebilen ve usulî olarak karmaşık olabilen süreçlerdir. Özellikle evliliğin bir yılı dolmadan açılan davalarda, usul kurallarına dikkat edilmez veya boşanma sebebi yeterince ispatlanamazsa davanın reddedilme riski vardır. Böyle bir durumda, aynı sebeple yeniden dava açmak mümkün olmayabilir ve çiftler istemeden yıllarca kağıt üzerinde evli kalabilir. Bu nedenle boşanma sürecinin hukuki zeminde doğru yönetilmesi çok önemlidir. Delillerin düzgün sunulması, usul kurallarının eksiksiz yerine getirilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için deneyimli bir boşanma avukatından destek almak faydalı olacaktır.
Mahkeme Süreci ve Tarafların Hakları Nelerdir?
Boşanma davası sürecinde her iki tarafın da kanunen korunan hakları bulunmaktadır. Mahkeme süreci, sadece hakimin kararını beklemek değil, tarafların da aktif olarak haklarını kullanabildiği bir süreçtir. İşte tarafların sahip olduğu bazı haklar ve imkanlar:
-
Davalı ve Davacının Savunma Hakları: Her iki taraf da iddia ve savunmalarını dilekçelerle sunma hakkına sahiptir. Davacı, dilekçesinde boşanma gerekçelerini ve taleplerini belirtirken; davalı da cevap dilekçesinde kendi beyanlarını ve itirazlarını ortaya koyar. Hatta davalı, isterse karşı dava açarak boşanma talebini kendi gerekçeleriyle ileri sürebilir. Hiçbir eş, kendisine yöneltilen iddialara cevap verme hakkından mahrum edilemez.
-
Delil Sunma ve Tanık Gösterme Hakkı: Tarafların, kendi iddialarını ispatlamak veya karşı tarafın iddialarını çürütmek için delil gösterme hakkı vardır. Örneğin, fotoğraf, mesaj kayıtları, e-postalar, sosyal medya yazışmaları, hastane raporları gibi belge niteliğindeki deliller sunulabilir; ayrıca her eş lehine tanık dinletebilir. Mahkeme uygun görürse tarafların sunduğu tanıkları duruşmada dinler ve beyanlarını değerlendirir. Delillerin mahkemeye zamanında ve usulüne uygun şekilde sunulması kritik önemdedir.
-
Geçici Önlemler Talep Etme Hakkı: Boşanma davası açılır açılmaz hakim, gerekli görürse kendiliğinden veya talep üzerine bazı geçici tedbirler alabilir. Özellikle davanın devamı sırasında tarafların haklarını korumak amacıyla alınan bu tedbirler arasında, eşlerden birine uygun bir tedbir nafakası bağlanması (örneğin çalışmayan eş için geçici maddi destek), varsa çocukların geçici velayetinin düzenlenmesi ve aile konutunun kimin kullanacağı gibi konular bulunur. Özellikle kadın eş ve çocuklar için koruma tedbirleri (6284 sayılı Kanun kapsamında uzaklaştırma kararı vb.) talep edilebilir. Bu haklar, dava süreci boyunca tarafların mağdur olmaması için önemli güvencelerdir.
-
Maddi ve Manevi Tazminat Talep Hakkı: Taraflardan biri, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden maddi zarara uğramış veya manevi olarak incinmişse, boşanma davası ile birlikte kusurlu taraftan maddi ve manevi tazminat talep edebilir (TMK m.174). Özellikle kusuru daha ağır olmayan eş, boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zarar gördüyse maddi tazminat isteyebilir; yine onuru zedelenen, psikolojik olarak sarsılan eş manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Hakim, boşanma kararı verirken tarafların kusur durumuna ve talep edilmesi halinde tazminat koşullarına göre, uygun bir tazminata hükmedebilir.
-
Nafaka Hakları: Boşanma sürecinde ve sonrasında nafaka konusu önemli bir haktır. Davanın açılmasıyla birlikte ihtiyaç halinde geçici (tedbir) nafaka talep edilebilir. Boşanma kararı verildiğinde ise eşlerin ekonomik durumuna göre yoksulluk nafakası ve çocuklar için iştirak nafakası kararlaştırılabilir. Özellikle ekonomik olarak zayıf durumda kalacak eş, boşanma sonrasında yoksulluğa düşecekse, karşı taraftan süresiz olarak yoksulluk nafakası talep edebilir (TMK m.175). Nafaka miktarı ve süresi mahkeme tarafından, tarafların mali durumları ve evlilik süresince oluşan yaşam standartları gözetilerek belirlenir
. Unutulmamalıdır ki nafaka hakkı, evlilik süresine bakılmaksızın ekonomik ihtiyaç prensibine göre değerlendirilir; yani evlilik çok kısa sürmüş olsa bile, şartları oluştuğunda nafaka bağlanabilir.
-
Mal Rejimi ve Mülkiyet Hakları: Boşanma ile birlikte eşler arasındaki mal rejimi de sona erer. Tarafların evlilik süresince edindikleri mallar, yürürlükteki rejime (edinilmiş mallara katılma rejimi) göre paylaştırılır. Kural olarak, evlilik içinde kazanılan malların değeri yarı yarıya paylaşılırken, kişisel mallar (evlilik öncesi sahip olunanlar, miras veya bağış yoluyla elde edilenler, manevi tazminat alacakları gibi) bu paylaşıma dahil edilmez. Tarafların her birinin mal paylaşımı davası açma hakkı vardır ve boşanma kararı kesinleştikten sonra bu hak 10 yıl içinde kullanılmalıdır. Boşanma davası sırasında eğer taraflar mal paylaşımı konusunda anlaşmaya varırlarsa, bunu bir anlaşma protokolü ile mahkemeye sunarak süreci hızlandırabilirler; aksi takdirde mal paylaşımı ayrı bir dava konusu olacaktır.
-
İstinaf ve Temyiz (Karara İtiraz) Hakkı: Mahkemenin verdiği boşanma kararı kesin değildir; tarafların itiraz hakkı vardır. Karardan memnun olmayan taraf, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde bölge adliye mahkemesine başvurarak istinaf kanun yoluna gidebilir. İstinaf sonrası da hukuki süreç bitmez; bölge adliye mahkemesinin kararına karşı 2 hafta içinde temyiz yoluyla Yargıtay’a başvurulabilir. Bu haklar sayesinde taraflar, ilk mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu düşünüyorlarsa üst mahkemede yeniden inceleme yapılmasını talep edebilirler. Böylece adil yargılanma hakkı çerçevesinde, karar denetimden geçerek olası hatalar düzeltilebilir.
Yukarıda sayılanlar, boşanma sürecinde tarafların en önemli haklarındandır. Bu hakların etkin bir şekilde kullanılması, davanın sonucunu etkileyebileceği için tarafların süreç boyunca bilinçli hareket etmesi gerekir. Özellikle hukuki bilgi ve tecrübe eksikliği varsa, bir avukat yardımı almak hakların korunması açısından doğru olacaktır.
1 Yıldan Az Süren Evliliklerde Nafaka ve Mal Paylaşımı Nasıl Olur?
Kısa süren (1 yıldan az) evliliklerde de nafaka ve mal paylaşımı konuları gündeme gelebilir. Evlilik süresi, bu konuların talep edilip edilemeyeceğini değil, çoğunlukla miktarını veya şeklini etkileyen bir faktördür.
Nafaka: Eşlerden birinin ekonomik gücü zayıfsa ve boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecekse, evlilik çok kısa sürmüş olsa bile yoksulluk nafakası talep edebilir. Kanun, nafaka konusunda evlilik süresini doğrudan bir şart olarak koymamıştır. Genellikle hakimler nafaka takdir ederken boşanmanın sebebini, evlilik süresini ve tarafların mali durumunu birlikte değerlendirirler. Örneğin sadece 6 aylık evlilik sonrası boşanan ve çalışmayan bir eş, diğer eşin geliri yüksekse nafaka alabilir; çünkü amaç, boşanma sonrası zorluk yaşayacak eşin geçimini sürdürebilmesini sağlamaktır. Özellikle yoksulluk nafakası, evlilik süresinden bağımsız olarak, ekonomik olarak zorda kalacak tarafa destek için öngörülmüş bir haktır. Bunun yanında, boşanma davası devam ederken de geliri olmayan eş veya çocuklar için tedbir nafakası talep edilebilir ve mahkemece dava süresince ödenmesine karar verilebilir. Nafaka taleplerinin kabulü ve miktarı tamamen hakimin takdirine bağlıdır ve tarafların maddi durumları ile boşanmaya yol açan koşullar göz önünde bulundurularak belirlenir.
Mal Paylaşımı: Evlilik birliği yasal olarak sona erdiğinde (boşanma kararı kesinleştiğinde), eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejimi de sona erer. Evlilik süresi bir yıldan az da olsa, bu süre içinde tarafların edindiği para, mal veya mülkler olduysa bunlar kanuna göre paylaştırılır. Türk Medeni Kanunu’na göre, edinilmiş mallar kural olarak yarı yarıya bölüşülür. Örneğin, evlilik sırasında alınmış bir araba veya birikmiş para varsa, kısa bir evlilik dahi olsa bunlar ortak değer kabul edilir ve eşit şekilde paylaşılır. Ancak unutulmamalıdır ki her eşin kişisel malları paylaşım dışıdır. Evlilikten önce sahip olunan malvarlığı, evlilik sırasında miras veya hibe yoluyla elde edilen kazançlar ya da yalnız kişisel kullanıma yarayan eşyalar (örneğin manevi değeri olan aile yadigârları veya kişisel ziynet eşyaları) karşı tarafa verilmeyecektir. Kısa süreli evliliklerde genellikle edinilmiş mal da az olacağı için mal paylaşımı meselesi basit olabilir; kimi zaman eşler aralarında anlaşıp bu konuyu hiç sorun etmeden ayrılabilirler. Eğer anlaşma yoksa, boşanma davası bittikten sonra mal paylaşımı davası açılması ve mahkeme kararıyla paylaşımın gerçekleştirilmesi gerekir. Bu davayı açma hakkı, boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde kullanılmalıdır.
Özetle, 1 yıldan az sürmüş evliliklerde de nafaka ve mal rejimi hükümleri normal şekilde uygulanır. Mahkeme, evlilik süresini kısalığını göz önünde bulundurmakla birlikte, esasen ihtiyaç ve katkı ilkelerine göre karar verir. Tarafların bu konulardaki haklarını bilmesi ve gerekirse uzman bir hukukçudan destek alması, kısa evliliklerde dahi maddi hak kaybına uğramamaları için önemlidir.
Boşanma Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?
Boşanma dilekçesi, boşanma sürecinin ilk ve en önemli adımlarından biridir. Dilekçenin doğru ve eksiksiz hazırlanması, davanın sağlıklı ilerlemesi açısından büyük önem taşır. Aşağıda, etkili bir boşanma dilekçesinde bulunması gereken temel unsurlar sıralanmıştır:
-
Tarafların Kimlik ve Adres Bilgileri: Dilekçe, hem davacı eşin hem de davalı eşin adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ve açık adres bilgilerini içermelidir. Mahkeme tebligatları bu adreslere yapacağından, güncel ve doğru adres yazılmalıdır.
-
Evlilik Bilgileri: Evliliğin ne zaman ve nerede yapıldığı (nikâh tarihi ve yeri) belirtilmelidir. Ayrıca evlilikten ortak çocuk olup olmadığı, varsa çocukların adları ve doğum tarihleri bu bölümde ifade edilebilir.
-
Boşanma Nedenleri: Dilekçenin en önemli kısmı, boşanmaya gerekçe gösterilen olayların ve sebeplerin anlatıldığı bölümdür. Türk Medeni Kanunu’nda sayılan genel sebeplerden hangisine dayanılıyorsa (örneğin “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” gibi) o belirtilmeli ve bu genel sebebi somutlaştıran olaylar kronolojik bir şekilde açıklanmalıdır. Örneğin, fiziksel şiddet uygulanmışsa tarih ve detaylarıyla belirtilmeli; aldatma söz konusuysa eldeki deliller ışığında olay anlatılmalıdır. İddiaların tarih sırası ile ve mümkün olduğunca net ifadelerle yazılması, hakimin durumu anlamasını kolaylaştırır.
-
Talepler (İstemler): Boşanma dilekçesinde, davacının mahkemeden talep ettiği hususlar açıkça yazılmalıdır. Bu bölümde boşanma talebinin yanı sıra boşanmanın ferileri denilen maddi sonuçlar da sıralanır. Başlıca talepler şunlar olabilir:
- Velayet Talebi: Ortak çocuk varsa, çocuğun velayetinin kendisine verilmesini istediği belirtilmelidir. Velayet istenmiyorsa bile çocuğun durumu hakkında bir karar verilmesi gerekeceğinden bahsedilmelidir.
- Nafaka Talebi: Eş ve/veya çocuk için nafaka isteniyorsa, bunun türü ve miktarı dilekçede talep olarak yazılmalıdır (örn. “kendim için aylık … TL yoksulluk nafakası, çocuğum için … TL iştirak nafakası talep ediyorum”). Nafaka talep edilmiyorsa da bu durum belirtilebilir.
- Tazminat Talebi: Karşı taraftan maddi veya manevi tazminat isteniyorsa, gerekçesiyle birlikte talep edilmelidir (örn. “eşimin kusurlu davranışları nedeniyle uğradığım zararlar için … TL maddi, manevi tazminata hükmedilmesini talep ediyorum”).
- Diğer Talepler: Aile konutunun kendisinde bırakılması, kişisel eşyaların iadesi, karşı tarafın belirli bir eyleminin men edilmesi gibi özel talepler varsa onlar da burada belirtilir.
-
Hukuki Dayanak: Dilekçenin sonunda, dayanılan başlıca kanun maddeleri (Türk Medeni Kanunu maddeleri gibi) ve içtihatlar kısaca zikredilebilir. Örneğin “TMK m.166/1 uyarınca evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayanılarak bu davayı açıyorum” şeklinde bir ifade kullanılabilir.
-
Sonuç ve İstem Bölümü: Dilekçenin sonuç kısmında, yukarıda sayılan talepler özet halinde tekrarlanarak mahkemeden talep edilen kararlar listelenir. Örneğin “Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle, fazlaya dair haklarım saklı kalmak kaydıyla; 1) Tarafların boşanmalarına, 2) Müşterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesine, 3) Davacı lehine … TL yoksulluk nafakası ile çocuk için … TL iştirak nafakasına, 4) … TL maddi ve … TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim.” gibi bir sonuç kısmı yazılır.
-
Ekler: Dilekçeye eklenecek belgeler burada listelenir. Nüfus kayıt örneği, varsa evlilik cüzdanı fotokopisi, sunulan delillere ilişkin dokümanlar (raporlar, fotoğraflar, yazışma kayıtları vb.) ve tanık listesi “ekler” kısmında numaralandırılarak belirtilir.
Boşanma dilekçesinin mümkünse bir hukukçu yardımıyla hazırlanması önerilir. Zira dilekçede yapılacak bir hata (örneğin önemli bir talebin unutulması veya sebep gösteriminin yetersiz kalması) davanın seyrini olumsuz etkileyebilir. Dilekçede yazılan her husus daha sonra mahkemede ileri sürüleceğinden, doğru stratejiyle hazırlanmış, hukuki dayanakları belirtilmiş bir dilekçe başarılı bir boşanma davasının temelini oluşturur.
Sonuç: Evliliğin ilk yılında boşanma kararı kolay bir süreç olmayabilir, ancak Türk hukuku böyle bir durumda da bireylere boşanma hakkı tanımaktadır. Önemli olan, anlaşmalı boşanma şartlarının 1 yıllık evlilik süresi dolmadan sağlanamayacağını bilmek ve gerekiyorsa çekişmeli dava yoluna başvurmaktır. Bu süreçte haklarınızı bilerek hareket etmek, hem mahkeme sürecini doğru yönetmek hem de boşanmanın finansal ve hukuki sonuçlarını lehinize olacak şekilde düzenlemek açısından kritiktir. Evliliğiniz bir yılı doldurmamış olsa da, hukuki haklarınızı göz ardı etmeyin – gerekirse bir uzmandan destek alarak, süreci en sağlıklı biçimde yürütün. Unutmayın, boşanma süreci doğru adımlarla yönetildiğinde, yeni bir başlangıç için gerekli zemini hazırlayacaktır.